Bitcoinin Felsefi Öğretileri
Bitcoin’den Ne Öğrendik? — Part 2
Bazı soruların kolay cevapları vardır. “Bitcoin’den ne öğrendin?” kesinlikle onlardan biri değil. Bu soruyu kısa bir tweet ile cevaplamaya çalıştıktan ve hezimete uğradıktan hemen sonra, öğrendiğim şeyleri kısa bir cevaba sığdırmanın çok da kolay olmadığını anladım. Ayrıca, bu soruya verilen cevabın herkes için farklı olabileceğini fark ettim. Bunun sebebi cevabın, şifrelemenin eşsiz dünyası karşısında kişisel yolculuğun bir yansıması olduğunu farketmemdi. Bu sebepledir ki bu dizinin de hiçbir kısmında genellemeler üzerinden gitmemeye çalıştım.
Bitcoin’in öğrettiklerini üç ana başlıkta incelemenin doğru olacağını düşünüyorum:
I: Bitcoin’in Teknolojik Öğretileri
II: Bitcoin’in Felsefi Öğretileri
III:Bitcoin’in Ekonomik Öğretileri
Yukarıda da belirtildiği gibi, bu soruyu tam olarak cevaplamaya çalışmak neredeyse imkansızdır, bu yüzden cevaplarımın her zaman eksik olacağının farkındayım. Sizleri, sevgili okuyucu, bu soruya verdiğiniz cevapları paylaşarak topluluğa yeni bakış açıları kazandırmaya davet ediyorum:
Bitcoin aslında gizli bir geçittir. Farklı bir dünyaya açılan bir kapıya benzer. Varsayımlarımızı, kabul ettiklerimizi ve sorgulamayı bıraktıklarımızı alıp bin minik parçaya bölen bir dünya. Yeterince uzun süre dolunca, dünya görüşümüzü tamamen değiştirecek.
“Bundan sonra, geri dönüş yok. Mavi hapı alırsan — hikaye biter, yatağında uyanır ve inanmak istediğine inanırsın. Kırmızı hapı alırsan — Harikalar Diyarı’nda kalıyorsun ve sana tavşan deliğinin ne kadar derine gittiğini gösteriyorum. ”
- Morpheus
Ders 8: Değişmezlik Ve Değişim
Bitcoin’i tarif etmek doğal olarak zordur. Sonuçta bu yeni bir şey ve onu önceki kavramlarla bağdaştırarak açıklama girişimleri — dijital altın veya paranın interneti olarak anlatmak gibi — bilinmesi gereken onca şeyi dışarda bırakıyor. Tanımı sadeleştirme çabaları elbette anlaşılır sebeplerle yapılıyor olsa da bazı noktaları es geçmek tahmin edildiğinden daha büyük boşluklara sebep oluyor. Bitcoin’in için ise mutlaka değinilmesi gereken iki nokta bulunuyor: merkeziyetsizlik ve değiştirilemezlik.
Bitcoin’i anlamlandırmanın bir yolu da onu bir otomatik sosyal sözleşme olarak düşünmektir. Yazılım bulmacanın sadece bir parçasıdır ve yazılımı değiştirerek Bitcoin’i değiştirmeyi ummak boşuna bir çabadır. Kişi, ağın geri kalanını değişikliğe ikna etmek istiyorsa yazılımsal bir çabadan çok psikolojik bir manipülasyon gerçekleştirmelidir.
Aşağıdakiler, ilk başta saçma gelebilir — bu alandaki diğer birçok şey gibi — ama bunun özünde doğru olduğuna inanıyorum: Bitcoin’i değiştirmeyeceksiniz, ancak Bitcoin sizi değiştirecek.
“Bitcoin bizi, bizim onu değiştirdiğimizden daha fazla değiştirecek.”
- Marty Bent
bu düşüncenin derinliğini anlamak uzun zaman aldı. Bitcoin sadece bir yazılım olduğu ve tamamen açık kaynak olduğu için, istediğiniz zaman işleri kolayca değiştirebilirdik, değil mi? Yanlış. Çok yanlış. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Bitcoin’in yaratıcısı bunu çok iyi biliyordu.
Bitcoin’in doğası öyledir ki, sürüm 0.1 piyasaya sürüldüğünde, bu çekirdek tasarım ağın yaşam süresi boyunca orada kalır.
- Satoshi Nakamoto
Birçok kişi Bitcoin’in doğasını değiştirmeye çalıştı. Şimdiye kadar hepsi başarısız oldu. Bitmeyen bir çatal ve altcoin denizi olsa da, Bitcoin ağı tıpkı ilk düğüm oluştuğunda olduğu gibi önerdiği işlevi gerçekleştirmeye devam ediyor. Altcoinler gelip geçer; çatallanmalar ilgiyi kaybeder. Geriye ise sağlam bir önermeyle geniş kullanıcı elde etmiş öncü teknolojiler kalır. Temel matematik ve / veya fizik anlayışımız değişmediği sürece, Bitcoin de bu teknolojilerin başında geliyor.
“Bitcoin, yeni bir yaşam formunun ilk örneği. İnternette yaşıyor ve nefes alıyor. Yaşıyor, çünkü insanlara onu hayatta tutmaları için para ödüyor. […] Değiştirilemez. Onunla tartışamassınız. Tahrif edilemez. Bozulamaz. Durdurulamaz. […] Nükleer savaş günün birinde gezegenimizin yarısını tahrip etse bile, o varolmayı sürdürecektir. ”
- Ralph Merkle
Yukarıdakilerin farkına varmak zaman algım, ekonomi anlayışım, politik görüşlerim ve çok daha fazlası üzerinde etkili oldu. Bitcoin’den etkilenip yeme alışkanlıklarını değiştirenleri düşününce sanırım yine de daha iyi durumdayım. Tüm bunlar size çılgınca geliyorsa, doğru yerdesiniz demektir. Çünkü her şey zaten çok bir delilikten ibaret.
Bitcoin bize kendisinin değişmeyeceğini öğretti. Onun yerine biz değişecektik.
Ders 9: Kıtlığın Kıtlığı
Genel olarak, teknolojinin ilerlemesi her şeyin daha verimli hale geldiği algısına yol açar. Gittikçe daha fazla insan, lüks yaşamın ve kolaylıkların tadını çıkarabiliyor. Yakında hepimiz krallar gibi yaşayacağız. Çoğumuz çoktan kralız. Peter Diamandis’in Bolluk’ta yazdığı gibi: “Teknoloji kaynakları özgürleştiren bir mekanizmadır. Bir zamanlar kıt olanı şimdi bol miktarda sunabilir. ”
Kendi başına ileri bir teknoloji olan Bitcoin bu genel eğilimi kırar ve gerçekten az bulunan yeni bir ürün yaratır. Hatta bazıları bunun evrendeki en kıt şeylerden biri olduğunu bile savunur. Daha fazlasını elde etmek için ne kadar çaba harcanırsa harcansın Bitcoin’in piyasaya arzı makul oranlarda gerçekleşmeyi sürdürmüştür.
“Sadece iki şey gerçekten azdır: zaman ve bitcoin.”
- Saifedean Ammous
Paradoksal olarak, Bitcoin bunu bir kopyalama mekanizması ile yapar. İşlemler yayınlanır, bloklar çoğaltılır, dağıtılan defterler — tahmin edersiniz ki — dağıtılır. Aslını isterseniz tüm bu süreçler kopyalamanın daha güzel duyulan halidir. Hatta Bitcoin ağ geçmişinin tamamını bilgisayarlarına kopyalayarak madencilik yapmaları için tüm katılımcıları teşvik eden ödüllendirme sistemi bile kullanır.
Tüm bu kopyalamalar, bahsedilen kıtlığın yaratılması için gayretli bir çaba içinde harikulade bir şekilde birlikte çalışır.
Bolluk zamanında, Bitcoin bize gerçek kıtlığın ne olduğunu öğretti.
Ders 10: Kusursuz Bir Kavrayış
Herkes iyi bir köken hikayesine bayılır. Bitcoin’in köken hikayesi de oldukça etkileyiciydi ve detayları düşünüldüğünden çok daha önemliydi. Satoshi Nakamoto kimdi? Bir kişi miydi yoksa bir grup insan mıydı? O bir kadın mıydı? Zaman yolculuğu yapan yabancı mıydı yoksa gelişmiş yapay zeka mı? Garip teoriler bir yana, muhtemelen bunu asla bilemeyeceğiz. Ve işte önemli olan da bu.
Satoshi anonim olmayı seçti. Bitcoin tohumunu ekti. Ağın bebeklik döneminde ölmeyeceğinden emin olmak için bir süre varlığını hissettirdi ve en sonunda ortadan kayboldu.
Bu tuhaf anonimlik hikayesi, merkeziyetsiz bir yapı için büyük bir öneme sahipto. Merkezi kontrol, bir otorite yoktu. Dahası ortada bir mucit de olmayışı bu teknolojiyi birine mal etme eğilimini zedelemiş oldu. Üstelik bu anonim kişi/kişiler dava edilme, kaçırılma veya öldürülme gibi risklere maruz kalmamış oldu ki bu bilinmezlik ironik şekilde ağın güvenliğini zedeyecek büyük engellerden birini ortadan kaldırıyordu.
“Satoshi’nin yaptığı en önemli şeylerden biri ortadan kaybolmaktı.”
- Jimmy Song
Bitcoin’in doğumundan bu yana, binlerce başka kripto para birimi oluşturuldu. Bu klonların hiçbiri köken hikayesini paylaşmıyor. Bitcoin’in yerini almak istiyorlarsa, köken hikayesini aşmaları gerekecek.
“Altın önce mücevherlere dönüştürüldü ve 7.000 yıldan fazla bir süre önce takas için kullanıldı. Altının büyüleyici ışıltısı, tanrıların armağanı olarak görülmesine neden oldu. ”
- Altın: Olağanüstü Metal
Antik çağlardaki altın gibi, Bitcoin de tanrıların hediyesi olarak kabul ediliyor. Halbuki altının aksine, Bitcoin kökenlerinin hepsi de insan odaklıdır. Yaratılmasının ardından denetim ve ilerleme süreci yine insanlar ve topluluklar üzerinden ilerlemiştir.
Bitcoin bana hikayelerin önemli olduğunu öğretti.
Ders 11: Kimlik sorunu
Nic Carter, Thomas Nagel’in bir yarasa ile ilgili aynı soruyu ele almasına saygı göstererek, şu soruyu tartışan mükemmel bir eser yazdı: Bitcoin olmak nasıl bir duygu? Carter, herkese açık blokzincir ağlarının, özellikle Bitcoin’in, Theseus Gemisi ile aynı sıkıntıdan muzdarip olduğunu gösteriyor: Hangi Bitcoin gerçek Bitcoin?
“Bitcoin bileşenlerinin ne kadar sık değiştiğini bir düşünün. Kod yapısı şuan çıkan ilk versiyonuna neredeyse hiç benzemeyecek şekilde eğiştirildi, çatallandı ve geliştirildi. […] Kimin neye sahip olduğunun kayıtları, dağıtık defter, değişmeyen tek şey olarak varlığını sürdürüyor.[…]
Bu kadar değişen bir ağı lidersiz yönetimi başarmak istiyorsanız geçerliliğini koruyan tek bir zinciri nasıl elde edeceğinizi keşfetmek zorundasınız.”
- Nic Carter
Teknolojinin gelişmesi bizi bu felsefi sorular üzerine düşünmeye itiyor. Er ya da geç, kendi kendini süren otomobiller, tramvay probleminin(trolley problem) gerçek dünya versiyonlarıyla karşı karşıya gelecek ve onları kimin yaşamının daha önemli olup olmadığı konusunda seçim yapmaya zorlayacaktır.
Kripto para birimleri, özellikle ilk tartışmalı sert çatallaşmadan itibaren, bizi kimliğin metafiziği hakkında düşünmeye ve aynı fikirde olmaya zorlar. İlginçtir, şu ana kadar sahip olduğumuz en büyük iki örnek iki farklı cevabı doğurmuştur. 1 Ağustos 2017'de Bitcoin ikiye bölündü. Piyasa, değişmemiş zincirin orijinal Bitcoin olduğuna karar verdi. Bir yıl önce, 25 Ekim 2016'da, Ethereum benzer şekilde ikiye bölündü. Topluluk bu sefer değiştirilmiş zincirin orijinal Ethereum olduğuna karar verdi.
Düzgün bir şekilde merkezsizleştirildiği takdirde, Theseus Gemisi tarafından sorulan soruların, bu değer aktarma ağları bulunduğu sürece, sürekli ve farklı şekillerde cevaplandırılması gerekecektir.
Bitcoin bize, merkeziyetsizliğin kimlik yapısına aykırı olduğunu öğretti.
Ders 12: Çoğaltma Ve Mekan
Kuantum mekaniği bir yana, mekan kavramı fiziksel dünyada bir sorun teşkil etmez. “X nerede?” sorusu, X ister bir kişi ister bir nesne olsun, anlamlı bir şekilde cevaplanabilir. Dijital dünyada ise, “nerede” sorusu zor bir sorudur, ancak cevaplanması imkansız değildir. Gerçekten, E-postalarımız nerede? “Bulut”ta yanıtını muhtemelen kötü bir yanıt olacaktır. Yine de, e-postalarınızın üzerinde bulunduğu her depolama cihazını izlemek isterseniz, teorik olarak onları bulabilirsiniz.
Bitcoin ile, “nerede” sorusu cevaplanması daha da zor bir hal alıyor. Bitcoinlerin tam olarak nerede?
“Gözlerimi açtım, etrafa baktım ve kaçınılmaz, geleneksel, beklenen o soruyu sordum:“ Neredeyim? ”
- Daniel Dennett
Sorun iki yönlüdür: Birincisi, dağıtılmış defter tam bir çoğaltma ile dağıtılır, yani defter her yerdedir. İkincisi, bitcoin yoktur. Yalnızca fiziksel olarak değil, teknik olarak da.
Bitcoin, bir bitcoin’i temsil eden bir varlıktan bahsetmek zorunda kalmadan bir dizi harcanmamış işlem çıktısını izler. Bir bitcoinin varlığı, harcanmamış işlem çıktıları kümesine bakılarak ve her girişi 100 milyon temel birim ile bitcoin olarak çağırarak çıkarılmaktadır.
“Nerede, tam şuan, hareket halinde bile olsa?[…] İlk olarak, bitcoin yok. Yalnızca yok. Bulunmuyor. Dağıtılan defterde giriş için bazı defter girişleri mevcut.[…] Herhangi bir fiziksel yerde bulunmuyorlar. Defter, her fiziksel yerde, herkeste bulunuyor. Coğrafya burada bir anlam ifade etmiyor — sistemin işleyişini anlamanıza yardımcı olmayacak. ”
- Peter Van Valkenburgh
Peki, bitcoin yoksa “ben bir bitcoin var” deyince gerçekte neye sahip oluyoruz? Peki, kullandığımız cüzdanları oluştururken not alıp saklamak zorunda kaldığımız tüm o sözcüklere ne oldu? Bu sihirli ne için kullanacağımız kısa zaman sonra ortaya çıktı: dağıtık deftere bazı girişler eklemek için kullandığımız büyüler — bazı bitcoinleri “hareket ettiren” anahtarlar. Bu nedenle, tüm amaçlar için, özel anahtarlarınız sizin bitcoinlerinizdir. Bütün bunları uydurduğumu düşünüyorsanız, bana özel anahtarlarınızı göndermek için çekinmeyin.
Bitcoin bize yer tarif etmenin zor bir iş olduğunu öğretti.
Ders 13: Özgür Konuşmanın Gücü
Bitcoin bir fikirdir. Mevcut haliyle, tamamen metinle çalışan bir makinenin tezahürüdür. Bitcoin’in her yönü metindir: Whitepaper metindir, Düğümleri tarafından çalıştırılan yazılım metindir, Defter metindir, İşlemler metindir, Genel ve özel anahtarlar metindir. Bitcoin’in her yönü metindir ve bu nedenle konuşmaya eşdeğerdir.
“Kongre, bir dinin kurulmasına saygı duymakla ya da bunların serbestçe kullanılmasını yasaklamakla ilgili hiçbir yasa yapmaz; veya konuşma özgürlüğünü veya basın özgürlüğünü kısaltmak; veya halkın barışçıl bir şekilde toplanma ve Hükümete şikayetlerin giderilmesi için ricada bulunma hakkına asla dokunamaz. ”
- Amerika Birleşik Devletleri Anayasasına İlk Değişiklik
Kripto Savaşları’nın son savaşı henüz gerçekleşmemiş olsa da, mesaj alışverişi üzerine kurulu bir fikri suç olmakla suçlamak çok zor olacak. Bunu reddetmek hükümetin konuşma ve yazma özgürlüğünü kısıtlamayı çalışması gibi olurdu ve sonuçta başarısız bir savuşturma girişimi ile karşı karşıya kalırdık.
Konuşma özgürlüğü dünyanın bir parçası olduğu sürece, Bitcoin durdurulamaz.
“Herhangi bir Bitcoin işlemi, Bitcoin’in metin olmaktan çıktığı anlamına gelmiyor. Hepsi her zaman metindir. […] Bitcoin metindir. Bitcoin konuşmadır. ABD gibi özgür bir ülkede garantili devredilemez hakları ve açıkça yayıncılık eylemini hükümet engelleyemez, zedeleyemez.”
- Beautyon
Bitcoin bize özgür bir toplumda, özgür konuşma ve özgür yazılımın durdurulamayacağını öğretti.
Ders 14: Bilginin Sınırları
Bitcoin dünyasına girmek zorlayıcı bir deneyim. Bir şeyler bildiğimi sanıyordum. Eğitim aldığımı sanıyordum. En azından bilgisayar bilimlerimi bildiğimi sanıyordum. Yıllarca çalışmıştım; bu yüzden dijital imzalar, karmalar, şifreleme, operasyonel güvenlik ve ağlar hakkında bir şeyler bilmem gerekiyordu, değil mi?
Yanlış.
Bitcoin’i çalıştıran tüm temelleri öğrenmek zordur. Hepsini derinlemesine anlamak neredeyse imkansızdır.
“Bitcoin tavşan deliğinin dibini kimse bulamadı.”
- Jameson Lopp
Okumam gereken kitap listem, okuyabileceğimden daha hızlı şekilde genişliyor. Okunacak makalelerin ve içeriklerin listesi neredeyse sonsuz. Bütün bu konularda dinleyebileceğimden daha fazla podcast var. Dahası, Bitcoin evrimleşiyor ve hızlanan yenilik oranı ile güncel kalmak büyük özveri gerektiriyor. İlk katmanın sırrı hala çözülememişken ve insanlar ikinci katmanı oluşturdular; hatta üçüncü üzerinde çalışıyorlar.
Bitcoin bize neredeyse her şey hakkında çok az şey bildiğimizi öğretti. Dahası bu tavşan deliğinin dipsiz olduğunu öğretti.
Sonuç
Bitcoin internetin bir çocuğudur. Bilgisayarların verimli çalışmasını gerektirse de, bilgisayar bilimi onu anlamak için yeterli değildir. Bu yeni teknolojinin sonuçları çok daha geniş kapsamlıdır. Bitcoin sadece disiplinsiz değil, aynı zamanda akademik disiplinler açısından da sınırsız bir araştırma gerektirir.
Bitcoin öğretilerinin bu ikinci bölümünde, büyüleyici makinenin bazı felsefi etkilerini ortaya koymaya çalıştım. Üçüncü bölümde Bitcoin’in bize ekonomi hakkında neler öğrettiğini tartışmaya çalışacağım ve bu seriyi sonuçlandıracağız.
Yukarıda da belirtildiği gibi, “Bitcoin’den ne öğrendiniz?” Sorusuna verilen yanıtın her zaman eksik olacağını düşünüyorum. Sistemler çok dinamik, alan çok hızlı hareket ediyor ve konular çok fazla. Politika, oyun teorisi, parasal tarih, ağ teorisi, finans, kriptografi, bilgi teorisi, sansür, hukuk ve düzenleme, insan organizasyonu, psikoloji — bunların tümü ve daha fazlası Bitcoin’in ne olduğunu kavramaya yardımcı olabilecek uzmanlık alanlarıdır.
Bitcoin’den sen ne öğrendin?
İleri Okumalar
- The Bitcoin Standard: The Decentralized Alternative to Central Banking — Saifedean Ammous
- Abundance: The Future Is Better Than You Think — Peter Diamandis
- The Mind’s I — Daniel Dennett and Douglas Hofstadter
- Money, blockchains, and social scalability — Nick Szabo
- Bitcoin’s Existential Crisis, originally published as What is it like to be a Bitcoin? — Nic Carter
- Unpacking Bitcoin’s Social Contract: A framework for skeptics — Hasu
- Why America Can’t Regulate Bitcoin — Beautyon
- Why Bitcoin is different — Jimmy Song
- Peter Van Valkenburg on Preserving the Freedom to Innovate with Public Blockchains hosted — Peter McCormack
Kaynak: https://medium.com/@dergigi/philosophical-teachings-of-bitcoin-97f4b96f455f