BlockChain'in Topluluk ile İlişkisi
Topluluk. Son zamanlarda sürekli duyuyoruz bu kelimeyi. Sosyal medyanın hızlı yükselişi ile sanki sihirli bir sözcük gibi önüne aldığı bir tamlama ile her yerde karşımıza çıkıyor. Kahve topluluğu, bilim kurgu topluluğu, kripto para topluluğu, siberpunk topluluğu, el işi yaparken Survivor izleyen anneler topluluğu… Peki nedir bu topluluk, neden önemli ve blockchain ile nasıl bir etkileşim içerisinde?
Bir silah olarak topluluk
Kelime anlamı olarak iki farklı durum için kullanılır genelde. Bir grup insanın ortak bir alanda yaşamını sürdürmesi (kasaba, mahalle) veya bir grup insanın ortak bir inanca sahip olup onun için çalışması (kilise, bitcoin). Bizim blockchain dünyasında kullandığımız anlam ikincisi. Kitleler için ortak alan yaratmak onlara güven ve cesaret verir. İçinde yaşadıkları bu güvenli bölgeyi korumak için az da olsa katkı sağlarlar ve tehditlere karşı organize olup cesurca savaşabilirler. Burada topluluk bireyin refahı için hayati bir öneme sahiptir.
Bireylere ortak bir inanç veya amaç vermek ise bulundukları pozisyonu değiştirir. Bu defa karşımızda topluluktan daha güçlü bir kavram vardır, inanç. Topluluk burada artık sadece bu kavramın gücünü arttıran ve yayan bir işlev görmektedir. Son inanan için kilise var olur, son bilgisayara kadar bitcoin hayatta kalır, son şair ölmeden şiir ölmez.
“Olduğumuzdan daha büyük olmalıyız: daha cesur, büyük bir inanç içinde, göründüğümüzden daha fazlası. Küçük önyargıların üstesinden gelen, bağlılığı uluslara değil topluluk içindeki üyelere ve dostlarına olan yeni bir ırkın üyeleri olmalıyız.” der eski bir Etiyopya imparatoru. Kendisi bu dönemi ön görüpte söylemedi muhtemelen, fakat sosyal ve bilişsel zekası ile varoluşundan beri gelişip yayılan ve dünyaya hükmeden insanlık, sosyal medya virüsü ile bambaşka bir çağ başlattı. Eskiden avlanmak için doğan topluluklar artık dijital savaş alanlarında hakimiyet için doğuyor. Ortak bir inanç etrafında toplanan cesur kitleler artık göründüğünden daha fazla güce sahip.
Bugünü ve yarını ile topluluk
Blockchain ise yeni bir topluluk yaklaşımının doğmasına ve bu yaklaşımın egemen güç olması hayaline öncülük etti. Oyunun kurallarını değiştirebilecek bir toplum yapısından bahsediyoruz burada. Eylemlerin, fikirlerin veya projelerin herkesin oy kullanabileceği akıllı sözleşmeler şeklinde sunulduğu bir toplumu düşünün. Tanımlanan eşik karşılanırsa, teklif topluluk veya birey için aktif hale geliyor. Bu sayede, topluluklar gücün birkaç kişinin elinde toplanmadığı bir ortamda gelişebilir ve bu durum bireyler ve topluluklar için yaratıcılığın, refahın ve barışın önünü açabilir. Çünkü bunu gündelik hayatta bizi ve haklarımızı korumasını umduğumuz adalet, emniyet ve yönetim sistemlerine adapte edebiliriz. Kendi para birimini kullanan, faize dayalı krediler değilde kitlesel fonlama ile girişimlerini destekleyen, demokrasinin daha etkin var olup uygulanabildiği, hiyerarşinin olmadığı otonom ve şeffaf bir toplum. Bu yeni yapı merkezi olmayan özerk organizasyon (DAO) diye adlandırılıyor.
Blockchain’in gelecekte topluluk kavramında yaratabileceği değişim pekala bu şekilde olabilir. Peki şuan, topluluk kavramının blockchain üzerindeki etkisi ne? Şuan blockchain’in şekillendirdiği bir topluluk senaryosundan çok inançlı bir kitlenin inandığı kavramı güçlenlendirme ve yayma görevini üstlendiği evredeyiz. Yani başlangıç evresinde. Konu blockchain olduğunda topluluk kurmanın dijital reklamlarla, sosyal medyada oluşturulan reklam kampanyaları veya beğeni sayıları ile alakalı olduğu yanılgısına sıkça düşüyoruz. Evet, her halükarda bir ürün pazarlıyoruz fakat bu ürün projenizin fiziksel veya dijital son hali değil. Satılan şey projenin fikri ve satıcının güven kredisidir. Alıcı veya hedef kitle ise ödemeyi yine düşünülenin aksine inanç ile yapıyor. Yani aslında blockchain projelerinde güven satıp inanç satın alıyoruz.
Bu yüzden topluluk kurarken veya belli bir topluluk oluşturulduğunda düzenli feedback vermek güven ve inanç paritesini hep stabil tutan etkenlerden birisidir. Proje hakkında haftalık blog yazmak, projenin sosyal medya hesaplarını aktif tutup düzenli içerik paylaşmak, toplulukla olabildiğince interaktif bir ilişki kurmak birçok proje ekibi için bir yük olarak görülüyor. Bu da genelde bunların ihmal edilmesine sebep oluyor. Oysa unutmamak gerekir ki, proje sadece başlangıçta size aitti. Projenin bir topluluğu olduğunda artık sizi destekleyen, eleştiren, katkı sağlayan kişilerde pay sahibi olacaktır gelecek başarılarda. Bunu unutmamak ve topluluğa da unutturmamak gerekir. Bitcoin’i bugünlere getiren birazda budur bana kalırsa. Topluluk markadan çok çözüme ve sürece sadıktır. Süreci aksayan markalar sıklıkla topluluk linçine uğrar.
Ethereum’un Devcon organizasyonları bunun için oldukça güzel bir örnek olabilir. Topluluk ve proje arasındaki bağ gerçekten inanılmaz. Gerek Ethereum ekibi gerekse Ethereum blockchain’i üzerinde faaliyet gösteren uygulamalar sahip oldukları topluluğun potansiyelini boşa harcamayıp kitleyi projelerinin verimi ve topluluğun büyümesi için yönlendiriyorlar. Bu tip interaktif bir etkileşim topluluk üyelerinin proje ile daha duygusal bir bağ kurmasına, kendilerini değerli ve projenin parçası olarak görmesine olanak sağlıyor. Doğrudan topluluğun varlığı ve gücü ölçüsünce gelişim ve varlık gösterebilen blockchain startup’larının topluluk kurma ve geliştirme kısmına özellikle özen göstermesi gerekir.
Toplum dediğimiz zaman koskoca bir kitle düşünürüz, oysa bu kavram, tek tek kişilerden milyonun bir araya gelmesinden başka bir şey değildir.
La Bruyere